30 Haziran 2018 Cumartesi

Pazarlama ve Satış Süreçlerine Yönelik Tedbirler


Kriz Ortamında İşletmelerin Pazarlama ve Satış Süreçlerine Yönelik Alabilecekleri Tedbirler


Malumunuz Türkiye olarak ekonomik bakımdan oldukça çalkantılı bir süreçten geçiyoruz. Kur ve faiz artıyor, bu süreç beraberinde enflasyon artışını getiriyor. Zincirin son halkasında olan tüketicinin ise güveniyle birlikte talebi de azalıyor.

Her ne kadar böyle bir süreçten geçiyor olsak da, işletmelerin yaşamlarına devam edebilmeleri adına piyasaya arz ettikleri mal ve hizmetleri satabilmeleri gerekiyor. Bu koşullar altında mevcut satış hacmini korumak dahi her zamankinden daha zor oluyor.

Bahsettiğimiz zorlu zamanları en hafif hasarlarla atlatabilmek adına satış ve pazarlama süreçlerine ilişkin olarak işletmeler neler yapabilirler kısaca değinmekte fayda olduğunu düşünüyoruz.

Yurtiçi pazarda;

ü  Müşteri portföyünde ilk 20 müşteriye yapılan satışların tutarı toplam satışların % 50-60’ını geçiyor ise, az sayıda müşteriye bağımlılığın görece yüksek olduğu düşünülebilir.Bu kompozisyon karşısında müşteri sayısının arttırılarak portföyün genişletilmesi,
ü  Daha önce müşteriler arasında yer aldığı halde çalışılması bırakılan firmaların tekrar kazanılması ve çalışılmamaya ilişkin kök sebeplerinin bulunarak ortadan kaldırılması,
ü  İşletmenin faaliyette bulunduğu sektöre ilişkin piyasayı segmentlere, yine söz konusu segmentleri de fragmante ederek (alt kırılımlara ayırarak), müşteriye göre farklı fiyatlama stratejilerinin (pricing power) uygulanması,
ü  CRM sisteminin kurgulanarak müşteri ilişkilerinin sistematik olarak takip edilebilmesi ve bu yönde kurumsal hafızanın oluşturulması,
ü  Teminatsız ve açığa satış yapılmayarak satışlara ilişkin tahsilat güvencesinin sağlanması,
ü  Piyasa şartları gereği açığa satış yapılması gerekiyor ise alacak sigortasının yaptırılması,
ü  Vadeli satışlarda zamanında ödeme yapmayan müşterilerin sıkı bir şekilde takip edilerek ödemelerde gecikme yaşanması halinde vade farkının müşteriye yansıtılması,
ü  Müşteri şikayetlerinin azaltılması ve memnuniyetlerin artırılmasına ilişkin olarak hedefler belirlenmesi ve söz konusu hedeflerin ulaşılabilirliğine ilişkin performans takibinin yapılması,
ü  Müşteri ziyareti sayısı & sıklığının artırılması, ilişkilerin sıcak tutulması ve müşteri şikayetlerine dönüş hızının yükseltilmesi,
ü  Müşterileri alıma teşvik edebilmek adına ciro primi verilmesi sisteminin uygulanması,
ü  Müşterilerin nabzının sürekli tutulabilmesi adına en az yılda bir kez müşteri memnuniyet anketlerinin yaptırılması faydalı olacaktır.

İhracat pazarlarında ise,

ü  Öncelikle yurt içi pazarda daralma olduğunda ihracat yapabiliyor olmanın öneminin farkına varmak ve ihracatın her zaman sürdürülebilir şekilde yapılmasına gayret etmek,
ü  Türk ihraç pazarlarının kompozisyonu, geleneksel pazarlarımız olan Avrupa ve MENA bölgesine bağımlı. Bunu değiştirebilmek adına mevcut ihracat kompozisyonundan farklı olarak ihraç pazarlarının sayısının artırılması, farklı ihraç pazarlarından pay alınabilmesi ve ihracat menzilinin artırılarak ihraç pazarı risklerinin azaltılmaya çalışılması,
ü  İhraç pazarlarının daha iyi analiz edilmesi, pazar dinamiklerine bağlı olarak ortaya çıkan fırsat ve tehditlerin hızlı takibi,
ü  İhracat süreçlerinde çeşitli pazarlara satış yapabilmek adına aracılar üzerinden satışın gerçekleştirildiği hallerde, aracısız ticaret yapabilmek için bu pazarlara derinlemesine nüfuz edilmesi ve müşteri ilişkilerinin kuvvetlendirilmesi,
ü  İhracat organizasyonunun pazar bazında ve/veya mamul ve/veya müşteri bazında eksperleşeceği bir yapılanmaya doğru evrilmesi,
ü  Yurt dışı fuar vb. gibi organizasyonların yakından takibi ve katılım gösterilmesi,
ü  Eximbank kredileri ile Ekonomi Bakanlığının ihracatı desteklediği finansman kaynaklarının kullanılabilmesi,
ü  Turquality projesine dahil olunmasının, pozitif katkılar sağlayabileceği düşünülmektedir.

Sonuç

Artık hemen hemen tam rekabet piyasasının geçerli olmadığı bir sektörün kalmadığı Dünya’da, kaliteli ve katma değeri yüksek mal veya hizmet üretmek önemli, üretilenleri tüketiciyle buluşturmak ise bundan da önemli bir hal almış vaziyette. Tüketicinin tercihlerini doğru bir şekilde tespit etmek arz etmeyi düşündüğünüz tüm mal ve hizmetin temelini oluşturmakta. Bunun için teknoloji firmaları yoğun çalışmalar yapmakta, tüketicilerin internet üzerinden izlerini dahi takip ederek kişisel özelliklerine uygun reklamlar vererek satın alma sürecini tetiklemektedirler.

Tüketicinin doğru analiz edilmesi ise tek başına yeterli olmamakta, pazarlama ve satış süreçlerinin de bu doğrultuda organize edilmesi de bir o kadar önem arz etmekte.Hele hele talebin daraldığı şu günlerde.

Yayınlanma Tarihi  ve Yeri :30.06.2018/Dünya Gazetesi


27 Haziran 2018 Çarşamba

Taşeron (Alt İşveren) İstihdamı



Taşeron (Alt İşveren) İstihdamında Önem Arz Eden Hukuki ve Mali Hususlar


İşletmeler, özellikle de emek yoğun çalışan işletmeler için en önemli maliyet kalemlerinden birisi işçiliktir. Günümüzün rekabetçi dünyasında ise birçok işletme özellikle yardımcı iş niteliğine haiz işlerini kadrolu elemanlar istihdam etmek yerine, dış kaynak kullanımına (outsourcing) giderek yani taşeron (alt işveren) kullanarak yürütmeyi tercih etmektedirler. Bu tercihte söz konusu işlerin daha ucuza yaptırılabiliyor olması ise şüphesiz en önemli faktördür.

Taşeron (alt işveren), işyerlerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerlerinde aldığı işte çalıştıran yapı olarak tanımlanabilir.

İşletmelerce bu sürecin doğru bir şekilde yönetilmesi ise hem hukuken hem de mali yönden son derece önem arz etmekte ve bu nedenle süreç mutlaka bir sözleşmeye bağlanmalıdır.

Taşeron Sözleşmesi İmzalanma Süreci Nasıl Yönetilmelidir ?

Öncelikle taşeron hizmet alım sözleşmesi, anlaşma yapılacak alanda alt işveren çalıştırmanın hukuken uygun olup olmadığı konusu da dahil olmak üzere, sözleşmenin içeriği ve genel esasları hakkında işletmenin hukuk müşaviri, insan kaynakları ve satın alma departmanları ile taşeronun çalıştırılacağı departmanların görüşü alınarak hazırlanmalıdır.

Taşeron firma ile yapılacak sözleşmede bulunması gereken asgari hususlar ise;

ü  Taşerona verilen işin niteliği,
ü  Taşeron şirkete asıl işin bir bölümü veriliyor ise, verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirme koşuluna ilişkin teknik açıklama,
ü  Taraflarca öngörülmüş ise işin başlama ve bitiş tarihleri,
ü  Taraflarca öngörülmüş işin hangi çalışma sistemi ile anlaşıldığı (götürü usul veya birim fiyat) bilgisi,
ü  Taraflarca öngörülmüş işin toplam bedeli ve hak edişlerin ödeme koşulları,
ü  Taşeronun faaliyetlerini asıl işverenin işyerinde mi, yoksa kendi işyerinde mi gerçekleştireceği,
ü  Yapılacak faaliyetler asıl işverenin işyerinde gerçekleştirilecekse işyerinin hangi bölümünde gerçekleştireceği,
ü  Taşeronun, faaliyetlerini yürütürken ihtiyaç duyacağı ve işletmeden kullanım talepleri olabilecek her türlü alet, edevat, malzeme ve sarf malzemesine ilişkin kullanım şartlarının sözleşmede belirtilmesi,
ü  Taşeron firmaya verilen işin taraflar açısından yürütülme esasları,
ü  Sözleşmeye uyulmaması halinde uygulanacak cezai müeyyideler,
ü  Ödenmeyen ücretler (fazla çalışma, genel tatil ücretleri) nedeniyle geriye dönük her türlü toplu ödemeler ve bunlara ilişkin idari para cezaları, çalışma süreleri ve ara dinlenmelerin mevzuata aykırı kullandırılması nedeniyle doğabilecek işçi alacakları, taşeronun geçersiz feshinden kaynaklanabilecek işe iade ücret ve tazminatları ile ihbar ve kıdem tazminatları,  taşeronun kayıt dışı işçi çalıştırması ve prim borçları nedeniyle asıl işveren olarak kaybedilen sosyal güvenlik prim teşvikleri, kullandırılmayan yıllık ücretli izin alacakları, sendikal tazminat ve davalar, taşeronun çalıştırdığı kişilerle ilgili iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklanan idari para cezaları ve diğer tüm bireysel ve toplu iş hukuku çerçevesinde asıl işveren kapsamında müteselsil sorumluluk çerçevesinde üstlenilecek tüm mali ve hukuki yükümlülüklerin taşerona, yasal temsilcisine veya ortaklarına rücu edilebileceğidir.

Ayrıca, taşeron firmanın Vergi ve Sosyal Güvenlik Kurumları’na karşı hukuki ve mali yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği ile çalıştırdığı personel, üçüncü kişiler ve kurumlara karşı olan borç durumunun değerlendirildiği belge olan “temiz kağıdı” her ay talep edilmeli ve bu yükümlülüklerin yerine getirilmediğinin tespit edilmesi halinde taşeron firmaya hak edişlerinin ödenmeyeceği hususu karşılıklı olarak en başta netleştirilmelidir.

Sonuç

Emek faktörünün bol olduğu ülkemizde, taşeron uygulaması işletmelerce sıklıkla başvurulan insan kaynağı temin etme yöntemlerinden birisidir. Hukuk sistemimiz de taşeron çalıştıran ve asıl işveren statüsüne sahip olan işletmelere başta vergi, sosyal güvenlik ve iş sağlığı & güvenliği konusunda birçok sorumluluklar yüklemiştir.Bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülerek her iki taraf içinde dengeli bir sözleşmeye bağlanması, hem işletmelerin hukuki ve mali riskleri minimize etmesine hem de çalışma barışının sağlanarak işletme faaliyetlerinin sekteye uğramaksızın sürdürülebilir kılınması adına kritik öneme haizdir.

Yayınlanma Tarihi  ve Yeri :27.06.2018/Muhasebetr Web Sitesi