Türk Sanayisinin Geleceği Parlak Mı ?
Son elli yılın en önemli olgusu
olan küreselleşme, her geçen gün büyük bir hızla gelişen ve değişen bilgi ve
iletişim teknolojileri sayesinde tüm insanlığı etkilemiştir. Küreselleşme; ekonomik, politik, sosyal ve kültürel alanda
etkilerini ciddi manada hissettirmiş ve tüm dünyada birçok değişikliğe
sebebiyet vermiştir. Özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinin varlığı mikro
düzeyden makro düzeye doğru ilerleyecek olursak insanları, toplumları, ulusları
ve devletleri bir zincirin halkaları gibi birbirine sıkı sıkıya bağlamıştır. Bu
çerçevede söz konusu sujelerin dünyada meydana gelecek değişimlere kayıtsız
kalarak sürecin dışında kalması mümkün değildir.
Bilgi, iletişim ve ulaşım
teknolojilerinde meydana gelen bu olağanüstü gelişmeler doğal olarak ulusal
ekonomileri de derinden etkilemiştir. Özellikle temel üretim kaynakları olan
sermaye ile emeğin ve bunların çıktılarından bir olan malların mobilize hale
gelmesi dünya çapında ciddi bir rekabet ortamı yaratmıştır. Piyasalar, ekonomi
tarihinde hiç olmadığı kadar tam rekabet piyasa yapısına yakınsamıştır.
Bu bağlamda yepyeni bir
teknolojik değişim ve bunun beraberinde getireceği yeni bir iş yapış modeliyle
karşı karşıyayız. Değişimin adı bu kez “Endüstri 4.0”. Kısaca 4.Sanayi Devrimi olarak
tanımlanıyor. Detaylandıracak olur isek Endüstri 4.0, tüm yönetim süreçleri
için otomasyon teknolojileri, iletişim ve kablosuz bilgi entegrasyonuyla bütünleştirilmiş otomatize
ve birbiri ile konuşabilen dijital bir üretim altyapısını ifade etmektedir.
Peki madem konumuz yeni bir
sanayi devrimi, Türk Sanayisi ne durumda yakından inceleyelim.
Türk Sanayisinin Durumu
Aşağıda yer alan tablo, bize Türk
Sanayisi’nin 1980 yılından bu yana önemli düzeyde gelişmeler kaydetse de, Dünya’nın en çok sanayileşmiş 15 ülkesi
arasında tutunamadığını gösteriyor. Yine, Türkiye ihracat kompozisyonunun %
80’i sanayi ürünlerinden oluşsa da, Türkiye’nin her 100 Dolarlık ihracatının 65
Dolarlık kısmının ithal girdiye dayanan bir sanayi altyapısı olduğu da biliniyor.
Ülkemizin en büyük 500 sanayi
şirketinin yer aldığı İSO 500 listesindeki şirketlerin teknolojik
altyapılarının dağılımı ise aşağıda yer aldığı gibidir.
Görüldüğü üzere Türk Sanayisini
oluşturan en büyük şirketlerden sadece 9
tanesinin yüksek teknoloji
altyapısına sahip olduğu görülüyor. Bu bilgiye ek olarak Türkiye’nin ihraç
ettiği sanayi ürünlerinin sadece % 5’i ileri teknoloji ürünlerinden, % 35’ise
orta teknoloji ürünlerinden oluştuğunu belirtmekte fayda var.
Türk Sanayicilerinin 2018 yılı Beklentileri
Türk imalat sektöründeki
firmaların, gelecek 12 ay için ekonomik faaliyetlerine yönelik beklentilerini
ortaya koymak amacıyla 400’ün üzerinde
firmadan üçer aylık dönemler bazında görüş alınarak İstanbul Sanayi Odasınca
hazırlanan Türkiye Sanayisinde Görünüm ve Beklentiler Nisan 2018 raporuna göre,
aşağıda yer alan bazı ekonomik faktörlerin
sanayicilerimizin performanslarını nasıl etkileyeceğine yönelik beklentiler yer
alıyor.
Sanayicilerimizin, üretim
faktörlerini etkileyen döviz kuru, finansman maliyeti, hammadde fiyatları,
işgücü gibi temel parametrelere ilişkin genel beklentisinin olumsuz yönde
olduğu görülüyor. Dünya’da küresel ticaret savaşlarının yaşandığı bir konjönktürde,
bu beklentiler Türk sanayisi adına özellikle rekabet gücü açısından maalesef
olumlu bir tabloya işaret etmiyor.
Sonuç
İhracata dayalı, teknoloji geliştiren,
katma değeri yüksek ürün üretebilen, değer zinciri oluşturabilen bir sanayi ve
üretim altyapısına sahip olmak vatandaşlar olarak hepimizin ortak dileği. Fakat
dilek ve temennilerin hayata geçmesi için zamanımızı ve enerjimizi doğru işlere
kanalize etmemiz gerekiyor. Biz bu noktada ne yapıyoruz diye geriye dönüp
baktığımızda ve hatta şu an içinden geçmekte olduğumuz çalkantılı ekonomik
konjonktürde dahi İnşaat sektörüne yatırımı ve tüketimi teşvik etmeye
çalıştığımızı görüyoruz.
İnşaat sektörüne yapılan yatırımların
tekrar gelir getirici üretim faktörlerine dönüşmeyeceğini, bu büyüme modelinin
sağlıklı olmadığını sanırım söylemeyen ekonomist ya da uzman kalmadı. Ben
bilineni tekrar etmeyeceğim ama siz değerli okuyucalara bir soru soracağım. Ekonomi
yönetimi sizin elinizde olsa siz ne yapardınız ? Cevabı duyar gibiyim, “sanayinin çarklarını döndürmeye çalışır, bu
alana daha çok yatırım yapacak aksiyonlar almaya gayret ederdim.”
Peki bu hemen mümkün mü ? Benim
cevabım ise hayır ! Nedeni ise çok basit. Ülkemizin en büyük 500 sanayi
şirketinin yer aldığı listeye bakarsanız ne demek istediğimi hemen
anlayacaksınız. Zira İSO 500 listesi ağırlıklı olarak demir-çelik üreticileri,
çimento üreticileri ve işlenmiş gıda üreten firmalar ile bazı kamu iktisadi
kuruluşlarından oluşmakta.Listede benim tespit edebildiğim inşaat sektörüne
dayanan 42 tane demir - çelik, 23 tane
de çimento üreticisi şirket var ! Bu tablo bize esasında inşaat sektörünün Türk sanayisinin varlığı
için itici güç olduğu gerçeğini gösteriyor.
Özetle, sanayiye daha çok yatırım
yapalım, paraları betona gömmeyelim demek şu aşamada tüm ekonomik sistemin
tıkanması anlamına geliyor. Çözüm adına yapılması gereken ise teknolojiye
dayanan ve katma değeri yüksek ürün üretebilen yeni bir sanayi alt yapısı
kurgulamak. Bunun içinde yepyeni bir eğitim modeline geçmek şart. Zira bilinen
ve eski şeyler ile yeni şeyler söylemek ya da üretmek artık mümkün değil.
Yayınlanma Tarihi ve Yeri :16.05.2018/Vergialgı Web Sitesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder